Aynanın karşısına geçip kendinize olumlu cümleler söylemek sizi de rahatsız ediyor ve kendinizi aptal gibi hissetmenize neden oluyor mu? Beni etti ve bu da gerçekten bunu denemem için bir işaretti…


Bu ayna egzersizini 1990 yılında bir haftalık bir kişisel gelişim kursunda ilk öğrendiğimde mentorumuz “banyo kapısını kapadığınızdan emin olun ki kimse sizi deli zannetmesin” diye uyarmıştı.


Böylece her gece aynanın karşısına geçip aynadaki yansımama bakarak “sen güzelsin, zarifsin, adilsin, sevgi dolu bir kalbin var” vs gibi tatlı sözler söylemeye başladım.


İlk gece kendimi bir “yeni çağ çılgını” gibi hissettim fakat sonra birden hüzünlendiğimi farkettim. Kendimi yargılamada iyi bir uzmanken neden kendime iyi şeyler söylemek bu kadar zordu?


Egzersize devam ettikçe kendimi sevmek için sebep bulmak daha kolay hale geldi.

Akıllısın”, “merhametlisin” vb…


Fakat bu egzersizin asıl gücü hiçbir sebep olmadığı halde kendimi takdir etmeyi öğrendiğimde ortaya çıktı. Gözlerimin içine bakıp, sadece kendim olduğum için, herhangi bir koşula bağlı olmaksızın kendimi sevdiğimde…


Eğer siz de diğer pek çok insan gibiyseniz, kendiniz hakkında bilinçli olarak olumlu düşünmenin kibirli olmakla, “kendini beğenmişlikle” eşanlamlı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Nihayetinde böyle yetiştirildik.

Dolayısı ile kendimizi takdir etmek biryana kalplerimizi karartacak, enerjimizi düşürecek ve bizi mutsuz edecek şekilde kendimizi döver olduk.


Sebepsiz Mutluluk” adlı kitabım için araştırma yaparken bir çok bilim adamının yanısıra; “koşulsuzca mutlu olan” 100 insanla görüştüm.


Gerçekten mutlu olan bu insanlarla ilgili keşfettiğim şeylerden biri kendilerine karşı şevkatli, yüreklendirici ve onaylayan bir tutum içinde olduklarıdır. Bu kibir veya bencillik değil, kendilerini oldukları haliyle kabul ve takdir etmeleridir.


Kendiniz hakkında olumlu düşünmeye başlamak beyninizin alışkanlıklarını değiştirir. Olumsuz deneyimlere odaklanmak yerine zihninizin daha hoş şeylere kaymasını sağlar.

O halde hemen bugün mutlu deneyimlerinizi farketmeye, onlara bilinçli olarak bakmaya başlayın. Bunu bir oyun haline getirebilirsiniz. Hayatınızda iyi olan herşeyi, gördüğünüz, tattığınız, kokladığınız, duyduğunuz, hissettiğiniz herşeyi, bir anlık rahatlamayı, huzuru, neşeyi, yaratıcılığınızın ifadesini (listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz) farketmeye niyet edin.


Bu niyet beyninizde bulunan ve muazzam miktarda gelen bilgi içinden sizin dikkatinize getireceklerini ayıklama ve seçme işinden sorumlu bir grup hücreyi (RAS =reticuler activating sistem) tetikler.


Yeni bir araba aldığınızda birden etrafta aynı model arabadan ne kadar çok olduğunu farkettiğiniz oldu mu? İşte bu RAS’ın işidir. Şimdi bunu daha mutlu olmak için kullanabilirsiniz.Siz olumluya odaklanmaya karar verdiğinizde beyninizdeki RAS sizin olumlu durumlarla karşılaşmanızı sağlar. (onları belirgin, görünür kılar)


100 mutlu insandan biri olan Adelle bana uyguladığı özgün bir metoddan bahsetti. Hergün zihninde çeşitli ödüller veriyormuş, en uslu köpek, en iyi bahçe düzenlemesi, en kibar sürücü gibi..Bunlar onun, etrafındaki güzellikleri ve pozitifliği görmesi için uyanık olmasını sağlıyor.


Bu fikre bayıldım ve kendim de uygulamaya başladım ve çok sevdim, o günden beri “Mutluluk Oscarları” dağıtıyorum.


Olumlu bir şey farkettiğinizde onu bilinçli olarak özümsemek için zaman ayırın. Bu güzel deneyimi derinden hissedin, sadece zihinsel bir gözlem yapmakla kalmayın, mümkünse 30 saniye kadar bu hissettiğiniz mutluluğa yoğunlaşın. İlerlemenizi ivmelendirmek isterseniz kendiniz ve çevreniz hakkında hergün en az 3 adet kazanım, takdir, ferahlık veren şeyi yazın.

Gerçek Mutluluk Başarı Ödülünü” kendinize verdiğinizde bu işte ustalaştığınızı bileceksiniz.


Marci Shimoff’un Sebepsiz Mutluluk:7 Adımda İçten Dışa Mutlu Olmak kitabından

(çeviren Emel Tunç)