Tip 1, Mükemmeliyetçi: İlkeli, prensip sahibi, detaycı, kontrollü ve eleştirel bir yapıya sahiptir. Kendini geliştirmek ve doğru olanı yapmakla motive olur.

Tip 2, Yardımsever: Cömert, sevgisini ve ilgisini gösteren, insanları memnun etmeye çalışan ve sahiplenici bir yapıya sahiptir. Sevilmek, değer verilmek ve ihtiyaç duyulmakla motive olur.

Tip 3, Başarı Odaklı: Hedef odaklı, bulunduğu ortama uyum sağlayabilen, rekabetçi ve imajına önem veren bir yapıya sahiptir. Saygı görmek, başarılı, üretken ve verimli olmakla motive olur. (daha…)

Motivasyon, mutlu ve başarılı olmak için hayati önem taşır. Aşağıdaki ipuçları, kendi kendinizi motive etmenize ve bunu sürdürebilmenize yardımcı olacaktır. Bunlar, pratik ve sonuca yönelik tavsiyelerdir. Uygulamadığınız sürece, genel kültürden öteye geçmeyeceklerdir.

1. HİKAYENİZİ YAZIN

Temiz bir kağıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin hikayesini yazın. Gelecekte yapmakta olduğunuz şeyi, yaşadığınız yeri ve sahip olduklarınızı yazın. Bu sizi, hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir.

2. GELECEĞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN (daha…)

Her yaştaki insan için 1 aylık kişisel gelişim planı

Kişisel gelişim konusu benim kuşağımda bulunan insanların bilmediği bir şey. Biz kendimizi önce mahallede sonra okullarda yetiştirdiğimizi daha sonraları da mesleğimiz ile ilgili çalışarak, okuyarak geliştireceğimizi düşünürdük, büyük bir kısmımızda öyle yaptı.

Daha sonraki yıllarda “kişisel gelişim”, “kişisel gelişim uzmanlığı” gibi kelimeler duyduğumda biri gelip beni nasıl geliştirecek diye düşünmüştüm … Bir miktar yanıldığımı kabul ediyorum.

Kişisel gelişim konusunda uzun listelerin bir öneminin olmadığını, bugün zor öğrendiği düşünülen bireylere “kural ezberletmek” amacını taşımıyor ise en azından sayfa doldurmak amacını taşıdığını söyleyebilirim. Çevresi ile uyum içerisinde ve başarılı olmayı gerçekten isteyenlere benim tek önerim var : pozitif olmaları, negatif olmamaları. Diğer herşey bunu takip edecektir.

Her şeye karşı “ama” ile başlayan itiraz cümlesi kurmak kadar kolay bir şey yoktur. Yapılması gereken ise pozitif olarak yolu izlemektir. Bir topluluk içinde “negatif” kişiler var ise bir süre sonra daha az sayıda fikir ortaya çıkmaya, konular konuşulmamaya başlar. Şirketlerde başlatılıp bitirilemeyen iyileştirme projeleri veya çocuğunu sürekli eleştiren bir anne veya babanın giderek ondan uzaklaşması bu sürecin örnekleridir.

Şimdi listemize bakalım, unutmayın bu 1 aylık liste.

1. Bu alışkanlıklarınız var ise bırakın :

Eleştirme, şikayet etme, başkaları hakkında konuşma … Ne kadar sıcak, öyle olmaz, ben de dedim ki, ne var ki bunda, boşuna bu işler … Bu tip ifadelerden hemen uzaklaşın.

Uzun uzun televizyon seyretmeyin … Sadece televizyon seyrederek uzun saatler geçiriyor iseniz bundan vazgeçin, en azından hep aynı tür programları izlemeyin.

Negatif kelimeler kullanmayın, negatif düşünceler yaymayın … Negatif olmak kadar kolay bir şey yoktur, negatif görünerek daha bilge olduğunu düşünenler gibi olmayın. Negatif olacağınıza hiç bir şeyden anlamayan, sevimli ve pozitif olmak daha iyidir, bırakın başkaları “her şeyden anlasın ve negatif olsun”.

Bugünün işini yarına bırakmayın … Sonra birikir, sıkıntı yaratır !
2. Bu alışkanlıkları geliştirin

Yarın ne yapacağınızı bu akşamdan düşünün … Planlı olun ama çok değil, ne yapacağınızı bilin ki sonra aceleye gelmesin. Bu sayede zamanınızı planlamış olabilirsiniz ama dediğim gibi çok hassas planlar yapmayın, biraz boşluk olsun.

Diğerlerini kollayın, esirgeyin ve insanları övün … Çevrenizde bulunan hiç bir canlıya (bitkiler dahil) kötü davranmayın, kedileri tekmelemeyin, köpekleri zehirlemeyi düşünmeyin, bitkileri ezmeyin, insanları zor duruma düşürmeyin ve bütün canlılara yardımcı olun. Bir de insanları övün, her fırsatta cesaretlendirin … Zaten hayat zor siz daha fazla zorlaştırmayın.

Her gün bedeninizi çalıştırın … Eksersiz yapın, yürüyün, spor yapın … Bir şekilde vücudunuz çalışmalı. Sağlam kafa sağlam vücut ilişkisi laf olsun diye kurulmamıştır.

Kendinizi geliştirin … Hep siz haklı olamazsınız, şu anda bu kadar mükemmel olmanız iyi de olmayabilir ! … Onun için kendinizi geliştirin.

Hergün mutlaka yeni bir kişiye kendinizi tanıtın … Bu sayede etrafınızda bulunan insanların sayısı artacak, onları tanıyacak, onların pozitif yanlarından kendinize pay çıkartabileceksiniz.
3. İş yerinizde değerinizi arttırın

Güleryüzlü olun … Herkese karşı güleryüzlü olun, karşılaştığınız insanlara sıcak davranın.

3 faydalı fikir üretin … Önünüzde bulunan 1 ay içinde çalıştığınız yer veya beraber çalıştığınız kişilerin yararına olacak 3 yeni fikir üretin, bunları paylaşın.

Çalıştığınız yeri daha iyi tanıyın … Çalıştığınız yer, yaptığı iş, müşterileri, tedarikçileri, ürünleri, sorunları, güçlü veya zayıf yönleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olun, araştırın.

Yardımcı olun … Arkadaşlarınıza sizden bir şey isteyip istemediklerini, onlara nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun. Kısacası biraz “almadan verin”.

Başkalarının rahat ve huzurunu düşünün … İş yerleri birer eko – sistem. Bu sistem içinde herkesin var olma ve yaşama hakkının olmasının yanında huzur ve rahat olabilme hakkı da var. Dolayısı ile bunu dikkate alın.

4. Aile ve dost çevrenizde değerinizi arttırın

En az 1 saat … Evdekilere her gün en az 1 saat ayırın.

Bir öğlen veya akşam yemeği … 1 ay içinde en az 1 kere aileniz veya dostlarınız ile yemeğe gidin, yemek yiyin.

Aileniz için haftada bir … Ailenizin, evinizin ihtiyaç duyduğu şeylerden en az bir tanesini gerçekleştirin.

Eşinizi takdir edin … Onun yaptıklarını takdir edin, küçük şeyler olabilir ama dikkate aldığınızı gösterin.

Ayda bir kez … Eşinizle baş başa bir gece geçirin.

5. Zihninizi güçlendirin, bilginizi kullanın

Her gün gazete başlıkları … Gazete başlıklarına, haberlere her gün bir göz atın.

Bu bir ay içinde … En az bir kişisel gelişim kitabı okuyun. Önerileri not alın.

Her gün 15 dakika … Her gün en az 10-15 dakika meditasyon yapın. Meditasyon yapmayı bilmiyorsanız o zaman öğrenin.

İletişim kurun … Arkadaşlarınız veya aileniz ile sizleri ilgilendiren konuları konuşmak için vakit ayırın.

alıntı sayfası:

(daha…)

Napolyon bir gün tek başına düşman askerlerden kaçerken, küçük bir dükkana girer. Dükkan sahibi, Napolyon’u saklar ve onu kovalayan düşman askerlere de şu tarafa kaçtı diye yanlış yol gösterir.
Nihayet bir süre sonra, Napolyon’un askerleri de olay yerinde bitiverir. Dükkan sahibi, ömründe bir daha karşılaşmayacağını düşündüğü Napolyon’a merak ile şöyle bir soru yöneltir;
-“Efendim, af buyurun ama ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu ki?” (daha…)
GARCİA’YA MEKTUP
  Elbert Hubbart’ın Garcia’ya Mektup adlı yaklaşık yüz sene önce yazılmış makalesi tarihin en fazla okunan makalesi olma özelliğini taşır. Milyonlarca kopyası çıkartılmış, bakanlara, cephelerdeki askerlere, devlet memurlarına dağıtılmış bu makaleyi ve makalenin kendisi kadar etkileyici olan yayılma öyküsünü sizlerle paylaşmak istedik.  (daha…)

Bundan yaklaşık 40 sene önce, New York’un meşhur plajlarında cankurtaranlık yapan Frank Pia adlı bir genç, yüzerken boğulma olaylarındaki farklı bir gerçeği farkediyor ve daha o yıllarda bunun üzerine gidiyor. Pia, bugün bile cankurtaranların tekniklerini öğrendiği özellikle de boğulmakta olan kişiyi yüzerek sahile taşıma tekniği olan ‘Pia Carry’ tekniğine adını veren kişi.. (daha…)

Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;

* Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.

* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.

(daha…)

Yasli adam yavasca suruklenerek restorana dogru geldi. Basi egik,
omuzlari one dusmus, her bir yavas adiminda bastonuna dayanarak… (daha…)

1991 yılında kurulan dünyaca saygın bir araştırma kurumu olan HeartMath Enstitüsü’nün duygusal yapı ve kalp ile beyinin birbirleriyle nasıl bir sistemle senkronize bir şekilde çalıştığı ile ilgili yaptığı araştırmaya göre… (daha…)

9 Kehanet (The Celestine Prophecy) (daha…)

“Afrika’da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. (daha…)

Ben benim!

Tüm dünyada bana tıpatıp benzeyen başka birisi daha yok.
Bazı insanların bana benzeyen yanları var, ama hiç kimse “Ben” değil.
İşte bu yüzden; yaptığım her şey bana özgüdür, çünkü onları yapmayı ben seçiyorum. Bende ki her şeyin sahibi benim. (daha…)

Adamin biri bir gun fillerin yanindan gecerken,

fillerin sag on bacaklarindan rahatlikla koparabilecekleri bir zincirle bagli olduklarini,

ama bunu denemeyi bile dusunmediklerini fark etmis. (daha…)

Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

Siz hiç süt içen bir inek veya öküz gördünüz mü? Memeden kesilen hiç bir canlı doğal şartlarda süt ihtiyacı duymaz! Doğada hayvanlar yavrularını sütten kesme kurallarını çok net bir şekilde (hırlayıp azarlayarak, hatta gereğinde yavrusunu döverek) belirliyorlar. Ancak her nedense insanoğlu tüm konularda olduğu gibi beslenme konusunda da doğaya ters düşerek kendini sağlıklı tuttuğunu zannediyor. Üstelik içtiğimiz süt insan/ana sütü değil hatta anne inek sütü bile değil. Suni şartlarla süt üretmesi sağlanan canlılardan sömürülen bu sıvı insan metabolizmasıyla bir çok konuda uyumsuz olan inek sütü; diğer yandan insan yavrusunun normal şartlarda 2 yaş sonuna kadar anne sütü alması gerekliliğini de göz ardı ediyoruz..! (daha…)

Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy, multimilyoner Elmer Kelen’in portresini yapmak için görevlendirilmişti.
Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu.
Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.
Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen’e yeterince benzediği görüşündeydi.
Ancak, Kelen aynı fikirde değildi.
Kibirli milyoner, resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.
Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti.
Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu:
-Portreyi size benzemediği için reddettiğinizi belirten bir mektup yazabilir misiniz?
Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu.
Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisi’nde sergi açtı.

Kelen in telefonu çalmaya başladı.
Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy’nin yaptığı portresinin, üzerinde “Bir Hırsızın Portresi” etiketiyle teşhir edildiğini gördü.
Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür reddedince, Kelen, resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti.

Bunun üzerine müdür Kelen’in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı.

Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı.

Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, aynı zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüşmüştü.
Çünkü milyoner resmi almaya kalktığında fiyatının eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü.

Gördüğünüz gibi, güçlüklere teslim olmayı kabul etmemişti.
Bunun yerine öfke ve acıya teslim olmaktansa yaratıcı ve yararlı bir kapı açacak bir yol düşündü.

(daha…)

Kalem kagit almaniza gerek yok…sadece okuyun…eger yanitlayamazsaniz, bir sonraki soruya gecin…

1. dunyanin en zengin 5 kisisinin adlarini soyleyin

2. Heisman tropisindeki (futbolla ilgili ABD’de unlu bir organizasyon) son 5 kazananin ismini soyleyin

3. Miss Turkey yarismasini kazanan son 5 kisinin adlarini sayin.

4. Nobel veya Pulitzer odullerini kazanmis 10 kisinin adlarini soyleyin.

5. Son 5 yilda en iyi erkek ve en iyi kadin Oskarlarini kazananlari listeleyin.

Nasil gittiniz?

Buradaki esas nokta, (daha…)

BİLGİSAYAR PROGRAMINDA MÜŞTERİ ve YETKİLİ

Müşteri: Çok fazla teknik bilgim yok. SEVGI yüklemek için ne yapmam gerekiyor
Yetkili: İlk adım olarak KALBİM dosyanızı açmanız gerekiyor. Açtınız mı? (daha…)

İnsana ayna tutan, toplumsal hayat ve diğer insanlar ile olan ilişkilerdir. İnsanlar kendileri ve diğerleri hakkında bilgi sahibi olabilmek için kendi varlığının özelliklerini, boyutlarını ve sınırlarını kavramaya çalışır. Bu kavrayışta kalıplaşmış düşünceleri geride bırakmamız gerekir. Her bilgiye ve fikre yargısız bakabilmek kuantum felsefesinin ilk adımıdır. (daha…)

Bir An İçin Okumayı Bırak

Bir an için okumayı bırak ve bir dakika içinde öleceğini düşün. Deneyimleyeceğin son şeyler bu sayfaları okumak, bu odada oturmak, giydiğin giysileri giymek, düşündüğünü ve hissettiğini tam şu an düşünmek ve hissetmektir. Bu kadar. Hayatının sonu bu. Bu konuda bir şey yapmaya vaktin yok. Bir not bırakmaya veya telefon etmeye vaktin yok. Hayatın sona erdi. Bir dakika içinde öleceksin. Bütün yapabileceğin, varolanı tam şu an deneyimlemek.

Çok basit bir alıştırma bu, ama oldukça esaslı. Seni hızla şu an bulunduğun yere getirir. Altı âlemin projeksiyonları yavaş yavaş son bulur. Savaşı mücadeleyi bırakırsın, ihtiyaç duymayı bırakırsın, fiziksel rahatlık aramayı bırakırsın, istemeyi bırakırsın, başarmayı bırakırsın, devam ettirmeyi bırakırsın. Aydınlanma, erişme, kavrama, hepsi anlamsız hale gelir. Sadece şu an bulunduğun yerdesin. Varoluş ağını kesmenin tek yolu budur. Bu noktadan emin ol.

KEN MCLEOD

Farkındalık sorusu 1
Hayatını yazmaya başlasan ilk cümlen ne olur? (daha…)

Size mail gönderenin IP sini nasıl bulacağınız bilgisini, sonra da IP sini öğrendiğiniz kişinin bulunduğu yeri nasıl öğreneceginiz bilgisini vereceğim. (daha…)

BEN KENDİMİM

Tüm dünyada benim gibi hiç kimse yok.
Bazı yönleri bana benzeyenler var,
Fakat kimse tam olarak tüm yönleriyle benim gibi değil, (daha…)

Hızlı yaşamın getirisi olarak hepimiz çevremizde daha pratik çözümler arıyoruz. Bunun için hazır gıdalar, kullan at eşyalar, pratik yöntemler deniyoruz. Bu hızlı ve yoğun tempoya rağmen hepimiz bu koşuşturma içerisinde ruhsal dünyamız ile barışık yaşamak istiyoruz. (daha…)

Doğan Cüceloğlu’ndan alıntıdır.

Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: – Hayrola, neden elimi öpmek istedin? – Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim. – Ne oldu, nasıl oldu? – Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, “Bir insanın anavatanı çocukluğudur.Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.” Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti: – Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, (daha…)

İnsan hayal ettiği kadar yaşar…
Boşuna dememiş Shakespeare:
“Önce hayaller ölür, sonra insan…” diye!

İnsan hayal ettiği kadar yaşar…
Boşuna dememiş Shakespeare:
“Önce hayaller ölür, sonra insan…” diye!

Yazar: Özgül Süsler ‖ Sayı 78 | 1 Mart 2012

orjinali : http://indigodergisi.com/78/ozgul-susler.htm

Sabır ve tahammül günlük hayatımızda çok fazla kullandığımız iki önemli kelime. Anlam bakımından çok yakın gibi görünseler de hissediş, uygulama ve geleceği yaratırkenki etkileri bakımından aralarında dağlar kadar fark vardır. (daha…)

Vücüdun maruz kaldığı radyasoyn Hiroşima’da atom bombasından kurtulan
kişilerdeki kadar

Normal röntgenden onlarca kat fazla radyasyon verilmesine neden olan
tomografi çekimlerine İngiliz Sağlık Bakanlığı’ndan yasak geldi. Sağlıklı
kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. Bakanlığa göre, vücüdun
maruz kaldığı radyasoyn Hiroşima’da atom bombasından kurtulan kişilerdeki
kadar (daha…)

27 Mart 2012
Korkular, başarınıza ve mutluluğunuza engel olmasın

Korkularınızdan kurtulmak için konfor alanınızdan çıkmanız ve risk almanız gerekir.

Danışan: Çok fazla korkum var. Bu yüzden istediğim ve hak ettiğim yerde değilim.
Dr. Başak: ış anlamında mı?
Danışan: Her anlamda. (daha…)

@umithayrikoc: The dream is not what you see in sleep. Dream is which does not let you sleep!

Eat less and dream more …
Sleep less and breathe more …

Denize girdikten sonraki dinlenmişlik ve arınmışlık halini hepimiz biliriz. Havuza girdiğimizde ise bunu hissetmeyiz. Sebebi sudaki tuzdur. Tuzlu su bedende birikmiş negatif elektriği iletkenliği sayesinde sizden alır götürür. Sizler de akşam eve geldiğinizde bütün günün üzerinizde bıraktığı ağır etkiler ve stresten kurtulmak için yada toplantı, sınav gibi üzerinizde gerilim yaratan durumlardan önce ellerinizi bir miktar ( 1 litre suya iki çorba kaşığı tuz yeterli ) tuzlu suyla yıkadığınızda bu birikmiş olan negatif elektrikten kurtulur ve arınırsınız. (daha…)

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.

Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir” diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti. (daha…)

http://www.facebook.com/v/185261828256668

Patronlar, kendilerini gölgede bırakacak insanlarla çalışmaktan hazzetmezler. Oysa ya paradan para kazanılır, ya adamdan! Adamını bulmayan, ömür boyu hamallıktan kurtulamaz. (daha…)

General Motors şirketinin Pontiac marka otomobil departmanına gelen bir şikayet mektubu şu satırlardan oluşuyordu: “Her akşam yemekten sonra ailecek dondurma yeme alışkanlığına sahibiz. Fakat bir çok dondurma çeşidi olduğu için her yemekten sonra ne çeşit dondurma yiyeceğimize hep karar veririz. Ben de markete gider alırım. Geçen ay otomobilimi değiştirip yeni bir pontiac aldım ve o günden beri markete gidip gelmek benim için sorun olmaya başladı. Çünkü ne zaman vanilyalı dondurma alsam market çıkışında otomobilimi çalıştıramıyorum. Fakat başka çeşit bir dondurma aldığımda arabam gayet güzel çalışıyor. Bu sorun size çok saçma bile gelse, benim çok ciddi olduğumu bilmenizi isterim. Vanilyalı dondurma aldığımda arabam çalışmazken, neden başka dondurma aldığımda arabam çalışıyor?” (daha…)

Çakralar ve Enerji Kanalları
İnsanların vücudunu çevreleyen elektromanyetik alana “Aura” denir. İnsan Aura’sı evrensel enerjiden beslenir ve sürekli olarak evrensel enerjiyle iletişimdedir. Aura’da 7 tane enerji merkezi bulunur. Bu enerji merkezlerine “Çakra” denir. Yaşamımızdaki her şey gibi Çakralarda ses, ışık, taşlar ve renklerle ilişkilidir.
Çakraların insan bedeninde bir enerji merkezi/düğüm noktası olduğu hemen hemen tüm spritüel öğretilerde vardır. Bu öğretiler arasında değişik Yoga metotları, Hinduizm ve onunla ilişkili bazı doğu kültürlerini ve New Age akımının bazı bölümlerini sayabiliriz.
Çakralar tarafından emilen yaşam enerjisi tüm vücuda dağılır ve bedenin yaşamını devam ettirmesini sağlar. (daha…)

GÜÇLÜ SORULAR

Güçlü sorular kaçınma ve karışıklığa bir son veren kışkırtıcı sorulardır. Koç, güçlü soruları sorarak danışanı netlik, eylem ve yepyeni bir düzeyde keşfe davet eder. Bu sorular genelde açık uçlu olan, daha geniş öğrenme ve yeni bir perspektif için daha fazla olasılık yaratan sorulardır. (daha…)

Çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlıklı bir ruh yapısına, şahsiyetli ve karakterli bir kişilik yapısına sahip olabilmeleri için anne- babalara çok büyük görevler düşmektedir.
İdeal anne-babayı tanımlamak zor olmakla beraber başarılı anne-babalar, çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoş görülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, davranışlarında belirli bir devamlılık ve kararlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen anne-babalardır. Yine başarılı anne-babalar çocuğun kendi kendisini denetlemesine ortam hazırlayan, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren olayların sonuçları ile onları (gerekli dersi almaları için) baş başa bırakan, onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten, çocuklarına korku silahını çevirmeksizin, kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan kimselerdir.
Anne-babaların çocuklarına karşı yanlış tutum ve davranışları onların kişiliklerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Anne-babalar çocuk yetiştirirken farkında olmadan hatalar yapmaktadırlar. Yapılan bu hatalar; çocukların bütün hayatını olumsuz şekilde etkilemekte, çocukların anti-sosyal davranışlar göstermelerine ve ruh yapılarının bozulmasına sebep olmaktadır. Yapılan bu hataları 10 grup şeklinde ifade edebiliriz: (daha…)

İLETİŞİM

 

İletişim; karşılıklı konuşmaktan daha fazla bir şeydir. Gerçek iletişim; muhatabımızın yapısını, ihtiyacını, anlayışını ve motivasyonlarını bilerek ve hesaba katarak buna uygun tarzda konuşmayı ve davranmayı gerektirir. Muhataplarımızın farklılıklarına ve yapılarına göstereceğimiz ilgisizlik; hem bir tür bencillik hem de bir çeşit körlüktür.

DOKUZ MİZAÇ MODELİNDEKİ farklı mizaç yapılarını fark etmek, hem kendimizi hem de muhatabımızı anlayıp geliştirmemize imkân tanıyacaktır. Buna karşın kendi mizaç ve kişiliğinin bütün avantaj ve dezavantajlarını tanımayan bir insan, farkına varmadan kendi hapishanesini inşa eden ve kendini o hapishaneye kapatan bir mahkûm gibidir. Bu durumdaki bir kişi, mizacının olumsuz eğilimlerinin mahkumu ve mağduru olduğu gibi çevresini de söz ve tavırlarıyla mağdur edecektir.

İşte bu durumun farkında olan ebeveyn, kendi mizacının çocukta olumsuz sonuçlara yol açabilecek eğilimlerini çocuğa yansıtmayarak çocuğun kişiliğinin sağlıklı gelişimi için gerekli tutum-tavır ve davranışları gösterebilecektir. Çünkü

       her bir mizacın ihtiyaç ve beklentilerinin farklı olduğu unutulmamalıdır. (daha…)

1- Burnunuzdan derin nefesler alın: Burundan aldığınız nefes, doğrudan beynin fonksiyonlarına etki eder. Kanın, dolayısıyla da beynin oksijen açısından zenginleşmesini sağlar. Kandaki oksijen miktarı azaldığında beyin fonksiyonlanında da gözle görünür bir azalma söz konusu olur.

2- Günlük tutun: Yazar Catharine M. Cox’un “300 Dahinin Erken Dönem Zihinsel Özellikleri” isimli kitabında Newton, Einstein, Thomas Jefferson gibi süper beyinlerin alışkanlıklarını araştırmış, ortak özelliklerinin ciddi ve sistemli şekilde günlük tutmak olduğunu belirlemiştir. Ayrıca, Thomas Edison’un hayatı boyunca kişisel notlarından, mektup ve düşüncelerinden oluşan yüzlerce günlüğe toplamda 3 milyon sayfayı bulan yazı yazdığını da unutmayalım.  (daha…)

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler.
Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir. (daha…)

YANLIŞ HAYATIN PEŞİNDEN KOŞMAYACAKSIN!
boş hayaller kurmayacaksın!.. Can YÜCEL
(daha…)

“Eğer şu ana kadar isteklerimiz gerçekleşmediyse, en şiddetli arzularımıza ulaşamadıysak; eğer hayatımıza hiç istemediğimiz şeyler girdiyse, eğer mutsuzsak veya yenilgiye uğradıysak, bütün bunların sebebini Rezonans Kanununda bulabiliriz. “ Pierre Franckh, bu kitabında Rezonans Kanununu kavrayıp onu nasıl kullanacağımızı anlamaya başladığımız anda, hayatımızdaki her şeyin mümkün olabileceğini anlatıyor. Yazar, hayatımızı kalbimizle değiştirebileceğimizin de altını çiziyor. (daha…)

Amerika’nın son alışveriş trendi:

Alışveriş yapmamak!

Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD’li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları “Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?” la ilgili. (daha…)