Gülse Birsel’den ‘Mutluluğun sırrı’……..
>
> Toplanın, mutluluğun sırrını veriyorum!
> Bir kere şu ortaya çıktı: Para, mutluluk getirmiyor kardeşim! Modern
> dünya, sadece ‘daha zenginlerin’ , ‘daha az zenginlerden’ biraz daha mesut
> olduğunu,
>
> bu saadetin de ‘üstünlük’ hissinden kaynaklandığını ve uzun sürmediğini
> keşfetti! Psikologlar ‘mutluluk’ konusuna takmış durumdalar.
>
>
> Temel ihtiyaçları karşılandığı sürece, daha fazla para ekstra bir mutluluk
> getirmiyor.
> Peki, kim, niye mutlu oluyor? Time dergisinin son sayısı, birçok bilim
> adamının bu konuda yaptığı araştırmalardan çıkan ilginç sonuçları konu
> alıyor. Mutluluk, bizim sandığımız etkenlerden çoğuyla hiç bağlantılı
> değil!
> Para? Hiç alakası yok!
> Eğitim? Hiç etkisi yok!
> Zekâ? Aynı şekilde!
> Gençlik? Bilakis! Yaşlıların hayattan gençlere göre daha çok zevk aldıkları
> ve depresyona daha az meyilli oldukları kanıtlanmış!
> Evlilik? Araştırmalara göre, evli insanlar bekârlara göre biraz daha mutlu
> olsa da, bunun sebebi zaten mutlu olmaya meyilli insanların
> evlilikleri daha kolay yürütmesiyle ilgili olabilir!
> Güneşli havalar? Hayır! Amerika’nın bol yağmurlu bölgelerinde yaşayanların
> Kaliforniyalı lara göre daha depresif olmadığı kanıtlanmış!
> O zaman insanları mutlu eden ne?
> Bulgulara göre dini inanç insanların mutluluğunu artıran önemli bir
> etkenmiş. İnanan insanlar zorluklara karşı daha kolay göğüs geriyor ve daha
> iyimser oluyorlarmış.
> Arkadaşlar, mutsuzluğa karşı müthiş bir ilaçmış! Ahbapları, dostları,
> aileleri ve çevreleriyle daha yakın ve sık ilişki kuran insanlar
> karamsarlıktan uzak kalmak için en etkili formülü bulmuşlar.
>
> Bu arada, mutlu olmak için bir grup psikoloğun kullandığı ‘gün inşa etme’
> metodundan bahsetmek lazım. Denekler bir gün önce dakika dakika ne
> yaptıklarını hatırlayıp, bu aktivitenin onların açısından mutluluk düzeyini
> birden yediye kadar işaretliyorlar. Bu test 900 kişide uygulanıyor.
>
> Sonuçlar ilginç…
>
> En çok mutluluk veren aktiviteler, arkadaşlarla sosyalleşme, evde yatıp
> gevşeme, dua etme ve yemek yeme… Bunları spor yapma ve televizyon
> seyretme takip ediyor. Tuhaf ama ‘çocuklarla ilgilenmek’ listenin en
> altlarında, ev işinin bir sıra üstünde yer alıyor!
> Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların,
> günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç!
>
> Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük
> hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar,
> hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikâyet ettiğiniz
> stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin.
> Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: ‘Sonların
> gücü’! Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki,
> son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla
> sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz!
>
>
> Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş.
> Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici,
> biraz acılı bir muayene metodu. Bir grup hastaya standart kolonoskopi
> yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye
> hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu
> için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde,
> muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için,
> ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici
> bulmuşlar!
> Peki, herkes mutlu olabilir mi? 1996’da yapılan bir araştırmaya göre, bir
> insanın hayatından memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı!
> Genler neşeli, rahat bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini,
> depresyon ve endişeye mehili yönlendiriyor!
> Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de
> gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde,
> eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
>
> Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü
> var:
> Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
> Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek,
> hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine
> getirmekle kalmıyor;
>
> Kaliforniya Üniversitesi’ nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı
> düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor!
> İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir
> komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak,
> mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor!
> Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün
> konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de,
> mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da
> böyle.
> O kadar araştırma, kolonoskopi de ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!),
> yazışmalar, toplantılar, istatistikler. ..
> Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda
> yazılanları bulmuşlar:
> Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
>